21 Şubat 2011 Pazartesi

"Rakıya lâf edenin" (bir e-posta'dan)

Yarasın...:-)))


*RAKI*

Dönülmez akşamın ufkundayız azizim...
Arap aklıyla bize akıl vermeye kalkıyorlar ama "alkol" kelimesinin kökeni
Arapça.

Kullanmamak lazım.
Hatta, yasaklansın.

Rakı ise, özbeöz Türk.

"Ne malum?" derseniz.
Nerede, ne zaman ve kim tarafından icat edildiği bilinmiyor. Oradan malum.
Eğer, biz Türklerden başka bi milletin icadı olsaydı, yazılı tarihi olurdu,
şeceresini bilirdik!

Şampanyanın mucidi Fransız keşiş, Dom Perignon, 1638'de dünyaya gelmiş
mesela. Evliya Çelebi'nin 1635 tarihli seyahatnamesinde "rakı" geçtiğine
göre, şampanyadan eski demek ki.

Yani?
Şampanyayı icat eden Dom Perignon, kundakta ana sütü içerken, biz aslan sütü
içiyorduk!

Başka "aydınlatıcı" veri var mı. Var.

Memleketi "ampul" yönetiyor ama, elektriğin ampulden önce rakıya faydası
olmuştu. Çünkü, elektriğin icadıyla birlikte "buz" üretildi. Buz üretilince,
"rakıya niye buz koymuyoruz azizim?" keşfi yapıldı. Bu tarihi keşif
neticesinde, rakının üstüne buz koymak için daha uzun bardağa ihtiyaç oldu.
Zahmet edip özel bardak icat etmek zor geldiği için, pratik Türk zekâsı
devreye girdi, "limonata bardağı ne güne duruyor muhterem" keşfi yapıldı.

"Asil"dir rakı...

Bakın, 1900'lü yıllardan bir davetiye aktarayım size: "Muhterem efendim,
teşrin'i saninin 21'inci gününe müsadif Cuma akşamı, Hristo'nun
Meyhanesi'nde taam eylemek ve hususi bir eğlence tertip ederek vakit
geçirmek istiyoruz. Sizi pek seven cümle dostlarımız teşrif edeceklerdir.
Binaenaleyh, icabetiniz bizim içün mücib-i şeref olacaktır. Bu lütfu bizden
esirgemeyeceğiniz ümidi ile takdim-i ihtiram eyleriz efendim. Pera
sahaflarından Şener Efendi."

Nezakettir, zarafettir.
Adab-ı muaşerettir.

"Milli"dir.

Üstelik, AKP'nin "milli"sidir.

Bu arkadaşların döneminde "milli" oldu. Rakıyı "milli içki" olarak
tescilleyen Türk Patent Enstitüsü Başkanı, o makama, AKP tarafından
atandı... Eşi de, AKP milletvekili. Ki o milletvekili, Suudi Arabistan Riyad
Eğitim Fakültesi İslami İlimler mezunudur iyi mi...

Dolayısıyla, "rakı balık Ayvalık" gibi, zincirleme reaksiyonla, AKP'nin
"milli"sidir!

"Rakı içeceğinize meyve yiyin, kavunun yanına 35'lik salkım açın" filan gibi
gayriciddi yaklaşılamaz ona. Ciddiyet ister. Fava, pilaki, şakşuka, memleket
"meze"lesidir.

Yurtseverdir. İki tek attın mı "n'olacak bu memleketin hali?" diye
endişelenmezdin aksi olsa.

Evrim Teorisi'nin kanıtıdır, fazla kaçırırsan, özüne dönersin, maymun
olursun. Bilimdir.

Maymun değilsek bile; ne anlamı var onsuz, rakida'nın cibes'in turpotu'nun,
inek miyiz biz? Madem gıcıksın rakıya, niye balık avlıyorsun boşu boşuna?
Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?

"Fevkalade"dir.
"Aliyül'ala"dır.
1926'da üretime başladığında, rakılarına bu isimleri koymuştu Tekel.

Kadındır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında "Sevim, Elif, Hanım, Denizkızı,
Üzümkızı, Jale" isimlerini taşırlardı. Botoks'tur aynı zamanda. Çirkin kadın
yoktur, az rakı vardır, en kaknemi bile bir başka görünür gözüne, içilir,
güzelleşilir.

Hayatın anahtarıdır. Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar. "çilingir"
sofrası denmesi, ondan. Kontörsüz muhabbettir. Kahkahadır.

İçki içen, neler yaptığını hatırlamaz; rakı içen hatırlar. Acısıyla
tatlısıyla hatıraları kaydeden hard disk'tir çünkü. Tıp bazen çaresizdir. O
ilaçtır. Gurbete bile iyi gelir.

Herkesin gençlik hatası olabilir, bira içersin. Sonradan para kazanınca,
şarap içmeyi matah zannedersin. Amerika'da kamyon şoförlerinin içtiği
viskiye Etiler'de, Reina'da kamyon parası ödersin, ayrı. Kürkçü dükkânıdır.
Döner dolaşır, gelirsin.

Çocuktur. Ağlarsın.

Orhan Gencebay'dır. Entel dantel barlarda dinlemeye utanırsın. Ama hepimiz
biliriz ki, ezbere bilirsin. Tatlıses'tir. Realite'dir.

Peynir, Rakı, Kavun, PRK, örgüttür.
Ama, bölücü değil, birleştirici örgüt. Türk'ü de içer, Kürt'ü de, Laz'ı da,
Çerkez'i de, Ermeni'si de, Yahudi'si de. Rumlar öyle meze yapar ki, AB'ye
almasalar da helali hoş olsun, Kıbrıs'ı veresin gelir.

Orhan Veli'dir. "Şiir yazıyorum, şiir yazıp eskiler alıyorum, eskiler verip
musikiler alıyorum, bir de rakı şişesinde balık olsam"dır. Şiirdir. Dönülmez
akşamın ufkudur aynı zamanda.

Ve, Mustafa Kemal'dir.
Rakı içiyordu diye "sarhoş" demeye getiriyorsan eğer, "sarhoş kafayla kurup
yücelttiği memleketi, ayık kafayla niye yönetemiyorsun?" diye sorarlar
adama!

Oof, çok uzattım...


Vakit tamam, güneş batmak üzere, bana müsaade, *cümleten şerefe!*






(Tekel)inle tut beni
(Alkol)larına sar beni
n(Efes)ine bile muhtacım
bı(Rakı)p gitme beni. . ..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder