11 Şubat 2011 Cuma

Sait Faik'ten

Karidescinin Evi’nden: “Büyük bir insanmış gibi cebimden zahmetle çıkarıp bir dilenciye on kuruş veriyorum. Sanki insaniyete, insanlara bütün borcumu ödemişim. Şimdi bir eve şu çıkınlarla gider, bir kapı açılır, bir kadın kucaklıyabilir kapımı kilitlerim. Bir kadeh, bir kadeh daha atabilirim. Ondan sonra yatağımın sıcaklığını düşünerek biraz daha pastırma, bir çatal lahana turşusu yerim. Ardından bir kadeh daha atar, bir cigara yakarım:
-Karıcığım, sen gündüzlerimde, gecelerimde, rüyalarımda, cigaramda, rakımda, hasılı kanımdasın, derim.
Acaba sokakta, karın altında titreyen çocuğa verdiğim on kuruşla daha ne kadar mes’ut olacağımı düşünmeden karidesçinin evini bulabilecek miyim?” 207


Yorgiya’nın Mahallesi’nden: “Her mahallede bir koku, bir dost, bir ev, bir kız, bir oğlan, bir nine, bir ana, bir saadet bırakmış çıkardım. Döner mahalleye bakar; Bir kahramanlık, bir yabancı hayat tanımak, yaşamak arzusiyle ayrılırdım.
Her yerde belki yaşamadan yaşadım...”218

“Ne zaman sevgilimi evine bırakıp, yokuş yukarı çıkmağa savaşsam yolumu şaşırır, bu sokağa saparım. İçimi bir külhanbeylik havası sarar:
- Ah anam!
Derim birisine...
O kaşlarını kaldırır, başka evin penceresindeki bir arkadaşına:
- Az pilav koy!
Diye bağırır.
Biraz sonra ben pişman olmuş, arkama bakmadan giderken, sesini adeta masum sesini işitirim:
- Bobstil gelsene... Hani ‘Ah anam!’ diyordun?”222


Korkunç Pastahane’den:”Üstüne erkeği küçük gören bir hal yapışmış.” 244

Eleni ile Katina’dan: “Benden mes’ut ayrılırlarken arkalarından baktım. Katina’nın dostunun ince uzun bacaklariyle Katina’nın biraz kalınca, çorapsız beyaz bacakları gülmeğe, eğlenmeğe, fakirlikten ve sefaletten uzak, temiz bir dünyaya doğru koşar gibiydiler.” 250



(2.defter. s.46)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder